Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Hikaye etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Siz zengin misiniz?

Hiç şüphesiz son zamanlarda duyduğumuz israf, şatafat ve kibir hayatımızın gerçekleri haline dönüştü. Maalesef büyük sarayları o ülkenin zenginlikleri olarak gören bir zihniyet varken insanların mutluluğunu unutan ve halktan kopmuş bir yönetimle karşı karşıyayız. Bir ülkenin zenginliği bana göre o ülkede yaşayan insanların mutluluğudur. İnsanların yüzü gülüyorsa ve yaşamaktan zevk alabiliyorlarsa o zaman o ülke zengindir. Çünkü sadece mutlu insanlar değer üretir ve bu gerçek zenginliktir. İsraf, şatafat ve kibir derken size bir hikaye anlatmak istiyorum. Japonya'da 4. yüzyılın sonlarına doğru tahta oturan İmparator Nintoku, yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar. Gökyüzüne doğru yükselen tek duman dahi göremeyince, halkının yoksul düştüğüne ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişiremediğini anlar. Hemen bir ferman çıkaran Nintoku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri için çalışmasını emreder. Sarayda çalışanları bile evlerine gönderir. Sade

Ben O’yum! diyebilenlerden misiniz?

Siz dostluğu anlatan küçük bir hikaye anlatacağım bu küçük yazımda... Eski tarihlerde bir medresede eğitim gören üç arkadaş varmış. Medreseden mezun olduktan sonra birbirlerinden ayrılmaları çok zor olmuş. Yedikleri ve içtikleri ayrı gitmeyen bu üç samimi arkadaş; Nerede, hangi işte ve hangi görevde olurlarsa olsunlar, birbirleri ile; -Birbirlerine her zaman sahip çıkacaklarına, -Doğru Yol’dan, -Adalet ve Hakkaniyetten ayrılmayacaklarına, dair söz vermişler. Aradan yıllar geçmiş birbirleri ile irtibat kuramamışlar. Çünkü o dönemde iletişim araçları sınırlı imiş. Bunu bilen arkadaşlar zaman hepimizi yıpratır, yaşlanırız, şeklimiz şemalimiz değişir, ileride karşılaştığımızda birbirlerimizi tanımakta zorluk çekebiliriz onun için aramızda bir şifre belirleyelim oradan birbirimizi tanırız diye şifre belirlemeye karar vermişler. Çok kısa ve hatırda kalıcı bir şifrede anlaşmışlar. O da: “BEN O'YUM !” olmuş. Aradan uzun yıllar geçmiş, bizim üç idea

İyilik Yaparken Karşıdaki İnsanı Rencide Etmemelisin

Bir gün lokantada oturmuşken telefonla konuşan bir adam birden sevinç çığlıkları atmaya başladı. Konuşmasını bitirdikten sonra garsona: -"Burada olanlara hepsine benden pilav üstü kebap ver! 18 yıl aradan sonra tekrar baba olacağım!" Bir kaç gün sonra aynı adamı sinemaya giderken elinde 3-4 yaşında bir çocukla bilet kuyruğunda gördüm. Çocuk ona baba diyordu. Adamın yanına gidip o günkü işinin hikmetini sordum. Adam utana sıkıla olayı anlattı. -"O gün yan masada yaşlı bir çift vardı. Yaşlı kadın menüye baktıktan sonra eşine: ‘keşke bu gün pilav üstü kebap yiyebilseydik’ dedi.  Kocası da hanımının yanında utanarak ancak çorba alacak paralarının olduğunu söyledi. Bunu duyunca üstüme kaynar su dökülür gibi oldu. Bende o yapmacık telefon konuşmasıyla onlara pilav üstü kebap almak istedim." Ben adama: -"Peki niye herkese yemek verdin?" diye sordum Adam ciddileşerek: -"Ben bütün malımın gitmesine razıyım ama bir insanın izzeti

Namus Sizin Bir Kadına Bakarken Sergilediğiniz Ahlakın Ta Kendisidir ...

Bir gün Ali, öğretmeni Ayşe Hanım'a giderek dersten sonra kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Öğretmen kabul etti ve sordu: - Sorun nedir Ali? - Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum. İstek konusunda bilgi verilen müdür, Ali'ye bunun için bir testten geçmeyi isteyip istemediğini sordu. Ali tereddütsüz kabul etti ve test başladı. - Söyle bakalım ali: 3x4? - On iki - Peki 6x6? - Otuz altı müdür bey - Japonya'nın başkenti? - Tokyo. Ve test bir saat sürdü, Ali hiç hata yapmadı. Test sonunda Ali'nin öğretmeni de soru sormak istedi. Ali ve müdür bu isteği kabul ettiler. Öğretmen sorulara başladı: - İneklerde dört tane, bende iki tane olan nedir? - Bacaklar öğretmenim! - Doğru! peki; senin pantolonunun içinde olup, benim pantolonumun içinde olmayan nedir? Müdür bu soruya çok şaşırdı. - cepler öğretmenim. - Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir? Velet tereddütsüz yanıt verdi: - Afrika'dır öğre

PADİŞAHIN SOY AĞACI

Zamanın birinde bir padişaha bir tay hediye edilir. Padişahın Mehmet Efendi diye hitap ettiği işinin ehli bir bahçıvanı varmış. Padişah kendisine hediye edilen taya bakması ve yetiştirmesi için Mehmet Efendiye teslim eder. Bir müddet sonra Padişah Mehmet Efendiye sorar; - Söyle bakalım Mehmet Efendi benim Tay iyi yetiştiriliyor mu, Soyu sopu, asaleti nasıl? diye sorar. - İyi hoş yetiştiriyorum Padişahım da fakat…. - Fakatı ne yoksa bir müşkülat mı var? - Padişahım bu tayın soyu sopu asaleti size pek uygun değil arzu ederseniz tayı hediye eden kişiye sorun bakalım ne diyecek. Padişah Tayı hediye edeni ayağına çağırarak tayın geçmişini araştırmış. Bahçıvanı Mehmet Efendiyi çağırarak; - Doğru söylersin Mehmet Efendi. Bu tayın annesi doğumdan hemen sonra ölmüş. Tay öksüz kalınca bir inek tarafından emzirilmiş. Bravo sana peki nasıl bildin bunu? - Çok kolay Padişahım. Bu tay sırtına konan sineği kuyruğuyla kovacağı yerde başını çevirip diliyle kovmaya çalışıyor. - Aferin sana Mehme

Yaşlı Kadının 100 Milyonluk Vasiyeti

Amerikalı milyoner bir bayan, genç ve yakışıklı avukatını yanına çağırır ve der ki: – Artık yetmiş yaşına geldim ve biliyorum ki artık bu dünyada misafirim. Bugün yarın demeye kalmaz ruhu teslim ederiz… Onun içindir ki sana vasiyetimi yazdırmak istiyorum. Avukatı da: – Tabi hanımefendi, diyerek hemen kağıt ve kaleme sarılır. Kadın başlar saymaya… -Benim bildiğin gibi hiç kimsem yok. Bugüne kadar hep tek başıma mücadele ettim ve çalışmaktan ince işlere bile zamanım olmadı. Kendimi bildim bileli iş hayatının içindeyim. Sadece iki dileğim olacak. Biliyorsun servetimin tamamı 100 milyon dolar. Bana öldüğümde 99 milyon dolar harcanarak öyle görkemli bir cenaze töreni hazırlansın ve yapılsın ki; bütün ülke bunu günlerce konuşulsun der. Avukat: – Evet efendim anladım, der ve “İkinci dileğiniz ne” diye sorar. Yaşlı ve zengin kadın biraz utanarak biraz da sıkılarak genç ve yakışıklı avukatına: – Bugüne kadar hiç kimseyle beraber olmadım ve hala bakireyim. Dediğim gibi bugün

Benim Yerime Generali Uyandırmış!!!

Zararsız bir deli ile bir general bir handa aynı odada misafir olurlar. Deli hancıya sabah erken yola çıkması gerektiğini söyler ve sabah ezanında uyandırılmasını rica eder. Hancı deliyi istediği vakitte uyandırır. Karanlıkta giyinmeye çalışan deli yanlışlıkla generalin elbiselerini giyer ve yola revan olur Epey yol katettikten sonra ortalık aydınlanınca üzerindekileri fark eder. Şöyle söylenir: "Vay aptal hancı! Benim yerime generali uyandırmış!"

Hayat ARiTMETiĞi

AŞK ARİTMETİĞİ * Akıllı erkek + Akıllı kadın = aşk * Akıllı erkek + Aptal kadın = ilişki * Aptal erkek + Akıllı kadın = evlilik * Aptal erkek + Aptal kadın = hamilelik OFİS ARİTMETİĞİ * Akıllı patron + Akıllı eleman = kar * Akıllı patron + Aptal eleman = üretim * Aptal patron + Akıllı eleman = terfi * Aptal patron + Aptal eleman = fazla mesai ALIŞVERİŞ ARİTMETİĞİ * Bir erkek kendisine gerekli olan ürünü almak için 1 liralık ürüne 2 lira öder. * Bir kadın kendisine gerekmeyen ürünü almak için 2 liralık ürüne 1 lira öder. GENEL FORMÜLLER VE İSTATİSTİK VERİLERİ * Bir kadının gelecek endişesi evlenene kadar sürer. * Bir erkeğin gelecek endişesi evlenince başlar. * Başarılı bir erkek eşinin harcayabileceğinden daha fazla geliri olandır. * Başarılı bir kadın böyle bir erkeği evliliğe ikna edebilendir. MUTLULUK   ARİTMETİĞİ * Bir erkekle mutlu olabilmek için onu çok iyi anlamak ve az sevmek gerekir. * Bir kadınla mutlu olabilmek için o

"Seni Seviyorum" Bir Araç Değildir

Bir grup kadın “Kocanızla sevgi dolu bir evlilik yaşayabilirsiniz” konulu bir seminere giderler. Semineri yapan psikolog sorar: –“Kaçınız kocasını seviyor?” Bütün eller kalkar. Psikolog tekrar sorar: “Bunu ona en son ne zaman söylediniz?” Bazıları “bugün” der, bazıları “dün”, bazıları hatırlamaz. Psikolog kadınlara cep telefonlarını çıkarmalarını ve kocalarına “Seni seviyorum” mesajı göndermelerini, sonra da telefonlarını birbirleriyle değişmelerini ve gelen cevapları sesli olarak okumalarını ister… Kadınlar söyleneni yaparlar ve beklerler. İşte kocalardan gelen cevaplardan bazıları: – “Ne oldu? hasta mı oldun?” – “Ne demek istiyorsun?” – “?!?” – “Yine arabayı mı çarptın?” – “Yine naptın? Bu defa affetmeyeceğim.” – “Kaç para lazım?” – “Beni mi? Annen mi geldi?” – “Kimsiniz?” Yani, buradan çıkarılacak ders, "Seni Seviyorum" gibi ilişki için kutsal sözlerin değerini düşüren kadınlardır.

Yahudi Mantığı

İkinci dünya savaşından sonra İsrail'in de kurulması ile birlikte bir yahudi Rusya'dan göç ettirilmek zorunda bırakılır. Gümrükte memur çantaları kontrol ederken Lenin'e ait bir biblo şeklinde heykel bulur ve sorar: -"Bu nedir?" -"Sorunuz doğru değil memur bey. Bu nedir değil, bu kimdir diye sormanız gerekir. Eğer Lenin de kim diye soracak olursanız sosyalizmin kurucusu, Sovyet tarihine ve halkına iyilikler, güzel günler getiren bir dahidir. Ben bu heykeli bereketli günlerimi hatırlamak için yanımda götürüyorum." Memur bu sözlerden sonra tamam der ve heykeli geçirmesine izin verir. Tel-Aviv hava limanında gümrükten geçerken gümrük memurları heykeli farkeder ve sorarlar. "Bu nedir?" -"Sorunuz doğru değil. Bu nedir değil bu kimdir diye sormanız gerekirdir. Eğer Lenin de kim diye soracak olursanız bu deli yüzünden Rusya'yı terketmek zorunda kaldım. Her gün yüzüne bakıp küfredip rahatlamak için gelirken bu heykeli de yanımda ge

Aldous Huxley'den İbret Dolu Sözler

-Büyük adam büyüklüğünü, küçük adamlara yaptıkları ile gösterir. - Yapabileceğin iş kadar söz ver. Sonra, söz verdiğinden daha fazlasını yapmaya çalış. -Başkalarının aklı ile cümle üretemezsiniz, ama, başkalarının cümleleri ile akıllı gözükebilirsiniz. -Diğerlerinden farklı olduğunu düşünüyorsan bu dünyada yalnızlığa mahkumsun. -Tecrübe, bir insanın başına gelenler değil, başına gelenlerin bıraktığı izlerdir . -Eğer mutluluğun başka bir insanın yaptıklarına bağımlıysa, sizin çok ciddi problemleriniz var demektir. -Bundan 20 yıl sonra yaptıkların için değil, yapmadıklarını hatırlayarak üzülebilirsin . Bu yüzden kır zincirleri. İtibarlı limanlardan uzaklara yelken aç, rüzgarı yakala, arzula ve keşfet... Hepimizin sıkça duyduğu bu sözler İngiliz yazar Aldous Huxley'in romanlarından alıntılardır... Aldous Huxley Kimdir? Aldous Huxley pek çok bilim adamı ve sanatçı yetiştirmiş olan köklü İngiliz ailesi Huxley’in en tanınmış bireylerinden birisi olan İngiliz yazar ve filo

Timsaha Tecavüz

2016 yılında Güney Afrika'nın Limpopo eyaletinde bir falcı yerli halka zayıflıklarından kurtulmak, kendilerine olan özgüveni artırmak için timsahlara tecavüz etmelerini önerir.  Falcının sözüne inanan ve söylediklerinin çok mantıklı olduğunu düşünen 3 genç timsah avına çıkarlar. Falcı aynı zamanda timsahı yakalarken ve timsaha tecavüz ederken korunmaları için muska da verir.  Muskanın gücüne de inanan gençler nehir kenarına giderler ve bir dişi timsahı canlı olarak yakalarlar. Dişi timsaha tecavüz edecekken diğer timsahlar gençlere saldırır ve her 3 genç de bu saldırı sonucunda hayatını kaybeder. İlginç olan ise bu olaydan sonra ölen gençlerin yakınlarının falcıyı bu olayda suçlamaması olmuştur. Bir kaç yıl önce İstanbul'da bir hayvanat bahçesindeki temizlik görevlisinin 6 ay boyunca  ilaçlı et vererek bayılttıktan sonra timsaha tecavüz etmesi de herhalde bu falcının söyledikleri ile ilişkilendirilebilir.

Kıskançlıktan Seri Katilliğe

Vera Renczi 1920 ve 1930 yılları arasında Romanya'da 32 aşığını, 2 kocasını ve tek oğlunu "Ben onların hayatında son kadın olmalıyım diyerek" zehirleyerek öldürmüş macar asıllı Romanyalı bir seri katildir. Ve tüm dünyada ölüm kadını yani Lady Death ismini almıştır. Vera Renczi'nin aile kökenleri eski Transilvanya asilzadelerine dayanmaktadır. Vera 2 defa evlenmiş ve her iki kocasını da kıskançlık yüzünden zehirleyerek öldürmüştür. 2 kocasından sonra Vera'nın hayatında aşıklar dönemi başlar. Vera aşıklarını evli erkekler arasından seçer. Aşıklar Vera ile görüştükten bir süre sonra ortadan kaybolurlar. Çünkü Vera onlarla bir kere birlikte olduktan sonra zehirleyerek öldürüyordu. Bu olayların anlaşılması ise zehirlenen bir aşığın eşinin olayı takip etmesi ile gerçekleşir. Kadın Vera'yı gece gündüz takip eder ve en sonunda polise bilgi verir. Polisler Vera'nın evinde arama yaptıktan sonra 32 tabut bulur. Vera'nın ifadesi alınırken söyledi

Durun! Siz Kardeş Olabilirsiniz! Evlenemezsiniz!

Bir gün çocuk babasının yanına gider ve söyler: -"Bir kızla tanıştım ve onunla evlenmek istiyorum." -"Kim bu kız?" -"Bizim mahallede markette kasada çalışan kız" Baba biraz düşünür ve elini oğlunun omuzlarına atarak: -"Biliyor musun oğlum, senin yaşındayken ben çok sayıda kadınla birlikte olmuştum. O kız senin üvey kardeşin olabilir." Bu sözlerden sonra çocuk kızla evlenmek fikrinden vazgeçer ve kıza bir şey demeden kızdan ayrılır ve bir daha görüşmez. Bir kaç gün sonra babasının yanına gider: -"Baba, ben bir kıza aşık oldum. Onuna evlenmek istiyorum" -"Kim bu kız?" -"Kasabın kızı" -"Beni dinle oğlum, ben her seferinde annenle tartıştığımızda başka kadınların yanına giderdim. Bu kız da senin üvey kardeşin olabilir." Çocuk bu kızdan da vazgeçer. Bir kaç gün geçtikten sonra yine babasının yanına gider -"Baba, ben ilk bakışta bir kıza aşık oldum. Onunla evlenmek istiyorum." -"Kim

Tek Fotoğraf Çekmek İçin 4 Sene...

Fransız fotoğrafçı Lui-Mari Pre bir kunduzun kendi yavrularını beslemek için bir dal götürdüğüne şahit olur. Tam bu sırada elini kamerasına götürür... Ama, kamerasının yanında olmadığını fark eder. Bu olaydan sonra fotoğrafçı bu olayı mutlaka kameraya alacağını karara alır ve her gün 2-3 saat suyun altında hareketsiz halde kunduzu beklemeye başlar. Kunduzun bir daha kendi yavrularına dal taşımasına şahit olması ve bunu fotoğraflaması ise dördüncü senenin sonunda mümkün olur... Buradan çıkaracağın bir kaç ders varsa... -Bir iş yapıyorsanız her zaman hazırlıklı olun -Bir işi başarmak için çalışırsanız, başarırsınız... -Sabır ve çabanın sonucunu mutlaka alırsınız... -Doğa fotoğrafçılığı zor bir meslektir. -Her canlı için yavrusu önemlidir. -Sabır acıdır, ama tatlı meyvesi vardır Herkese ulaşması için paylaşın...

Tarihe Geçmiş En İnsaflı Hırsızlar

Saksonyada(Almanya'nın doğusunda yer alan eyaletidir.) evlerden birine silahlı hırsızlar girer. Evin bakıcısına silah doğrulttuğu zaman, evdeki çocuklar kumbaralarındaki paraları getirerek hırsıza uzatırlar ve bakıcıyı vurmamalarını isterler. Bu olaydan etkilenen hırsızlar evden bir şey almadan çıkıp giderler... Üniversitelerin birinde profesörün dizüstü bilgisayarını çalmış hırsız, bilgisayar içindeki tüm dosyaları bir flaş belleğe aktardıktan sonra, bunu profesöre göndermiştir. Önemli olan nokta ise, bu bilgisayarda profesörün 10 senelik araştırmaları vardı.. Jamie Mc`Leratın isimli bir kişinin kamerası arabasından çalınır. Hırsız kamera sahibi ölüm döşeğindeki bir hasta olduğunu öğrendikten sonra kamerayı geri vermiştir. Kanser olan Jamie kamerada çocuklarının resim ve videolarını bulundurmaktadır. Hırsız bu olayı, radyoda Jamie'nin anlatması ile öğrenmiştir. Bir çift hafta sonu balık tutmaya göle giderler. Çift hava soğuk olduğu için uyumakta olan bebeklerini arabad

Şahsiyetli ve Eşya Olan Kadınlar

Fransız yazar Andre Morua "Yabancı Kadınlara Mektublar" adlı kitapta kadınlarla ilgili aşağıdaki iki önemli ayrımı ortaya koymuştur. 1. Kadınlar o zaman şahsiyettir ki: -Sevdiği erkekten kendi bağımsızlığını koruyabiliyor, -Bakışlarında ve planlarını kurmakta tam özgür, -Vücudunun efendisi ve kendi düşüncelerine sahipdir... 2. Kadınlar o zaman bir eşyadır ki: -Kendisiyle eşya gibi davranılmasına izin veriyor... en pahalı ve değerli eşya olsa bile... -Kendi iradesinden yoksun.. -Kendi sahibinin istek ve arzularını itaat eder gibi yerine getiriyorsa... ve sadece açlık döneminde yenilen yemeği andırıyorsa... Tüm bu yazılanlara rağmen kadınlar başımızın tacıdır.  Kendi eşlerini yüceltenler aslında kendilerini yüceltirler.

Öldürmeyen Allah Öldürmüyor lafı bu insan için denilmiş...

Tsutomu Yamaguchi 2. Dünya Savaşı esnasında Nagasaki‘de yaşıyor. 6 Ağustos günü bir iş için Hiroşima‘ya gider. Bir an gökyüzünde beliren bir ışık görür ve sonrasında savrularak kendinden geçer.  Tahmin ettiğiniz gibi ziyareti esnasında Hiroşima‘ya atom bombası atılmıştır. Vücudunda ciddi yanıklar oluşur ve memleketi Nagasaki‘ye götürülüp tedavi altına alınır.  Bu sefer ikinci atom bombası da Nagasaki‘ye atılır. Şanssız Yamaguchi ikinci bombadan yaralanmasa da vücudundaki bandajları değiştirecek kimse kalmadığı için enfeksiyondan ölme riski yaşar. Neyse ki sağ kalmayı başarır...

Eşekten Bir Ders Daha

Bir gün, bir çiftçinin eşeği kuyuya düşer. Adam ne yapacağını düşünürken, hayvan saatlerce anırır. En sonunda çiftçi, hayvanın yaşlı olduğunu ve kuyunun da zaten kapanması gerektiğini düşünür ve eşeği çıkartmaya değmeyeceğine karar verir. Bütün komşularını yardıma çağırır. Her biri birer kürek alarak kuyuya toprak atmaya başlarlar. Eşek ne olduğunu fark edince, önce daha beter bağırmaya başlar. Sonra, herkesin şaşkınlığına, sesini keser. Birkaç kürek toprak daha attıktan sonra çiftçi kuyuya bakar. Gözlerine inanamaz. Eşek, sırtına düşen her kürek toprakla müthiş bir şey yapmakta, toprağı aşağıya silkeleyerek yukarı çıkmasına basamak hazırlamaktadır.

Motor Çalışıyorken Yapsana...

Dünyanın en ünlü kalp doktoru Michael De Bakey'ın arabası bozulmuş ve arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve Dr. Michael De Bakey'e dönerek: "Size bir şey soracağım... Neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım! Söylesenize nasıl oluyor da siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum..?" Bunun üzerine Dr.  Michael  De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş "Bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesene"