Mühendisler Dünyası

Bu makalemizde Javascript programlama dilinde string.format yapısını inceleyceğiz. Öncelikle string.format derken neyi kastettiğimi biraz açıklamak istiyorum. Dinamik olarak bir metin oluştururken bu metnin bazı verileri değişkenlerden gelebilir. İşte bu değişkenlerden gelen verileri metin içinde nasıl birleştireceğimiz string.format konusuna girer. Anlatmak istediğim konuyu bir örnek üzerinden açıklamam gerekirse. Örneğin C# programlama dilinde var mesaj= String.Format("Toplam {0} kayıt bulundu",10); Bu yazının çıktısı " Toplam 10 kayıt bulund u" olacaktır.

Kim ya da kimlerdiniz siz?  Ve neden bu kadar irite oldunuz   " Osmanlı " sözünden? Sizi rahatsız eden sadece İslam dini miydi; yoksa komple bütün İlahi Dinler miydi? Mason localarına mı üyeydiniz; yoksa, babanız mı mason du? Genelde bilinçsizce Türkler'e ve İslam'a düşman gibi yetiştirilmiş Ermeniler ve Siyonistler nefret ederdi Osmanlı'dan; Türkler'den; İslam'dan ve İlahi dinlerden. Siz hangisiydiniz? Yoksa sadece ajanlık mıydı mesleğiniz?

Türkiye nispeten iyidir... En azından son dönemlerde... Yurtdışında ilaç firmalarının isteğiyle yazılan reçetelere de rastladım... Deney için insanlara verilen ilaçlara da rastladım. Hatta özel hastanelerin isteklerine göre çalışan bakanlıklar da gördüm. Çok derin mevzular o yüzden bu konulara ayrıntılarıyla girmek istemiyorum... Bu günlerde facebookta dolaşırken bir yazıya rastladım. Ne kadar tüm görüşlere katıl masam da yazıda çok büyük bir oranda doğruluk payı olduğunu düşünerek bu yazıyı bloğumda da paylaşmak istedim.  Yazı  Prof. Dr. Küçükusta'ya ait ve yazıda aşağıdakiler yer almaktadır...

ÖNEMLİ ‼ Herkes paylaşsın ‼ Arakan'da tarihin en ağır ve acı katliamı yaşanıyor. Avrupa Rohingya Konseyi, Myanmar ordusunun Arakan'da son 3 günde 2-3 bin Müslümanı katlettiğini duyurdu. Müslüman kardeşlerimiz, yaşlısı kadını çocuğu demeden diri diri yakılıyor. Kadınlara tecavüz ediliyor, hamile olanlar iple asılıyor. Çocuklar diri diri yakılıyor, vücutlarının her yerinde yanık izleri mevcut.

Haberlerde çıkan profesörün, Aselsan'da çalışan dört mühendisle ilgili yaptığı " Psikotronik etkiye maruz kalmış ve bu yolla intihara yönlendirilmiş olabilirler. " şeklindeki açıklaması, bir kere daha hatırlattı bir zamanlar askeri istihbaratla yakın ilişki içinde olan bazılarıyla karşılaştıktan sonra, hayatımın ne denli değiştirilmiş olduğunu.  Çünkü, o kişilerle karşılaşmadan önce bütün işlerini doğru düzgün halleden, daha sağlıklı biriydim. Sonrası ise tıpkı bir kabusa benziyordu. Sebepsiz kaygı ve korkular ; ruh halinde değişiklik ve intihar isteği ile kendini gösteren bütünüyle kontrolsüz bir hayat. 

Son zamanlarda çoğunuz belki duymuşsunuzdur nesnelerin interneti kavramını.. Hatta hemen hemen teknolojiyle ilgili önünüze çıkabilecek makale, videolarda sıkça bahsedilir. IoT kavramı da Nesnelerin İnterneti kavramının İngilizce baş harflerinin kısaltmasıdır.  Nesnelerin interneti kavramının tam olarak tercümesi " Internet of Things " dir. Yani IoT nedir sorusunun cevabı " Nesnelerin Interneti "dir. Okunuşu için tercih edilen kullanım " Ayot " şeklindedir. 

Şotlandiyalı kasıb bir fermer axşam üstü evinә qayıdan zaman yolun kәnarındakı bataqlıqdan sәs gәldiyini duyur. Sәs gәlәn tәrәfә gedәndә, bir oğlan uşağının bataqlıqda boğulmaq üzrә olduğunu görür vә onu ölümdәn xilas edir . Bir neçә gün sonra onun evinә yaraşıqlı bir kareta yanaşır. Karetadan düşәn Lord özünü tәqdim edib, boğulan oğlanın atası olduğunu bildirir vә fermerә böyük mәblәğdә pul mükafatı tәklif edir. Fermer isә, "Mәnim yerimdә hәr kәs olsa belә hәrәkәt edәrdi, gördüyüm işә görә pul ala bilmәrәm" deyib, tәklifi geri çevirir. Bu zaman evdәn kiçik bir oğlan çölә çıxır. Onu görәn Lord deyir: Oğlunu mәnә ver, onu oxuması üçün Londona aparım. Bütün xәrcini özüm verәcәyәm vә ona öz oğlum kimi baxacağam ... İllәr sonra o uşaq Londonun mәşhur Sent-Luis universitetini qurtarıb tanınmış alim olur. Lordun oğlu ağır sәtәlcәm (ağ ciyәr iltihabı ) olur . Bütün hәkimlәr ölәcәyini desәlәr dә, bu alimin kәşf etdiyi dәrman onu bir dәfә dә ölümdәn xilas edir . Bu alim, indi

Okuduğunuz çalışma, -Batıda- hakkında belli bir şuur ve tepki oluşmuş TELEGRAM (Zihin Kontrolü) konusunda, -kendi çapında- okuyucusunu kaba hatlarıyla da olsa bilgilendirmek için hazırlanmıştır. Amacımız, insanlığı tehdit eden ve birçok bakımdan ele alınması gereken, bu yazımızda bizim işaretlemeye çalışacağımız üzere ve literatüre girdiği şekliyle “bir vasfı da” ASKERİ SİLAH olan bu vahşice uygulamanın tehlikelerine işaret etmektir. Yanı sıra, meselenin -maalesef- psikolojik problemler yaşayan insanların uydurmaları veya esrarlı romanlarda geçen hayal ve kurgulardan ibaret olmadığını göstermektir. Yine bu çalışma, bir yandan birçok ülkede bu alanda yapılan çalışmalara temas ederken, diğer yandan meselenin özüne vakıf kişi ve kuruluşlar tarafından TELEGRAM’a gösterilen tepkileri paylaşma arzusuyla kaleme alınmıştır. “TELEGRAM, askeri bir silahtır” dedik. Fakat bu silah türü, "konvansiyonel" dediğimiz, kabul edilmiş, genel manada bilinen silahlardan kimi farklılıklar ar

Müharibənin ən ağır anı idi. Bir əsgər dostunun qan içində yerə yıxıldığını gördü. Əsgər tez komandirin yanına gəlir və deyir: — Komandir icazə verin gedim dostumu gətirim. — Dəli olmusan?! Getməyə dəyməz. Dostun dəlik-deşik olub, bəlkə də ölüb. Öz həyatını təhlükəyə atma! Əsgər israr edirdi, sonra komandir əsəbləşərək deyir: — Yaxşı, get! Necə olursa əsgər yaralanmış dostunu yıxıldığı yerdən gətirə bilir. Birlikdə qayıtsalar da dostu ölür. Komandir əsgərə deyir: — Sənə dəyməz demişdim. Dostun sonda öldü, öz həyatını boş yerə təhlükəyə atdın, dəyərdi buna? — Dəyərdi, komandir, dəyərdi. Mən onu gətirəndə o hələ ölməmişdi. Onun son sözləri mənim üçün dünyaya dəyərdi. «Son sözü nə oldu?» -deyə komandir soruşur. Əsgər isə hıçqıraraq dostunun son sözlərini təkrarladı: — MURAD, GƏLƏCƏYİNİ BİLİRDİM…

Bir web sitesini değerlendirirken en önemli kriterlerden bir tanesi kullanıcıların web sitelerini rahatça kullanabilmeleridir . Örneğin bir link üzerine geldiğinde bu linkin tıklanabilir olmasını gösterebilmek için renk değişimi, bu linkin diğer yazılardan seçilmesi önemli noktalardan bir tanesidir. Bu makalede CSS'de sıkça başvurduğumuz ve kullanıcının işini kolaylaştıran özelliklerden bir tanesi olan linkler üzerine gelindiğini mouse'un bulunduğu alanın bildirimidir. Yani farenin görünümünü değişmesi... Örneğin bir link üzerindeyken farenin el işaretine dönüşmesi kullanıcının bu linkin tıklanabilir olduğunu bildirecektir. Genel olarak mouse işaretinin görünümünü ayarlamak için CSS de "cursor" özelliği kullanılır ve bu cursor özelliğinin de parametreleri vardır. Örneğin linkin üzerinde el işareti göstermek istiyorsak cursor=pointer gibi kullanmamız gerekiyor.

Yaşandı (?) diye sunulan haberlerle gerçeklik algısı yaratılmaya çalışılırken, sadizmin ve görsel/psikolojik şiddetin sınırları biraz fazla aşıldı sanırım. Bütün bu dayanılmaz yalanlardan uzak bir yerde, hayvan hakları nın da en az insan hakları kadar benimsendiği ; korunduğu mutlu bir ada ülkesinde yaşamak isterdim. Gerçek olmasa bile, EN AZINDAN kendi yalanlarımla, kendi yalan dünyamda mutlu olmayı tercih ederim; çünkü yapılmaya çalışılanlar kabul edilemez ve dayanılamaz oldu.

ERKEKLERİN gidip kendilerine bir EŞ bulabilecekleri bir mağaza açılmıştır... Mağaza 5 katlıdır Her kat çıkıldıkça, KADINLARIN özellikleri de yükselmektedir . Mağazada sadece tek bir kural geçerlidir: Herhangi bir katın kapısından içeri giren erkek, o kattan alış-veriş etmek zorundadır ve eğer bir üst kata çıkmak isterse, tekrar aşağı katlara inemez. Bir gün bir grup erkek arkadaş, kendilerine kız seçmek için mağazaya gider. Ve......

Yeni evli bir çift evli ilk günlerini geçireceklermiş. Gelin uyanmış. Bakmış damat yatakta yok. Kapı deliğinden kocasının ne yaptığına bakmış. Yeni damat sobayı yakmış, kahvaltıyı hazırlamış, gömleklerini ütülemiş. Kadın iyi bir adama düştüm diye çok sevinmiş ve yatağına yarım kalan uykusunu tamamlamaya gitmiş. Birkaç dakika sonra damat gelini uyandırmış. Gelin uyanmış ve damattan sabah duyduğu ilk söz gelinin bütün sevincini alt üst etmiş: - Bak her sabah böyle isterim . -------- 2 sokak kadını konuşuyorlardı.. Söylesene, sence SEKS nedir?. Giyinir bir bara gidersin, bir erkekle flört edersin. Sana bir içki ısmarlar. Sonra onunla yatarsın. Giderken masana biraz para bırakır. İşte seks odur. - Peki "İYİ SEKS" nedir?. Giyinir bir bara gidersin, bir erkekle flört edersin. Sana bir içki ısmarlar. Sonra onunla yatarsın. Giderken masana çok iyi para bırakır. İşte iyi seks de odur. - Peki ya AŞK ?. - Aşk mı? O bir Yahudi icadıdır. Masaya para bırakmamak

??? Daha önce yapılmış bir projeyi devam ettiriyorsanız  ilk önce   bu projede kullanılmış teknolojilere hakim olmalısınız. Genelde yazılım alanında belirli seviyeye gelmiş geliştiriciler çok farklı teknolojilerle çalıştıkları zaman uyum sağlama süreci çok kolay atlatılır. Küçük bir örnekle başlamam gerekirse, daha önce knockout.js kullanmış bir kişi angularjs ile yapılmış bir projeye geçiş yaparken zorlanmaz. Ama two-way-binding teknolojilerinden hiçbirini kullanmamış kişilerin böyle bir projeye başlarken uyum sağlamakta zorlanmaları çok normal karşılanmalı...

Adnan Oktar -Maşallah. Tavuk deyil balık gibi  İnşallah . Elhemdulillah.  Mehmet Özhaseki: Hocaefendi geçebileceğini bana bildirdi. Sorunsuz geçebilmesi için savcılıktan belge aldırdım. Yolundan şaşarsa gerilla horozlar müdahale eder. SIGMUND FREUD:  Tavuğun karşıdan karşıya geçmesiyle ilgilenmeniz, sizde güçlü bir cinsel güvensizlik duygusunu ele vermektedir. ALBERT EINSTEIN:  Tavuğun yolun karşısına geçmesi ya da yolun tavuğun ayakları altında yer değiştirmesi, tümüyle sizin gösterdiğiniz referansa bağlıdır. Süleyman Demirel : Tavuk geçmişse geçmiş, geçmemişse geçmemiştir. İ. Melih Gökçek : Biz ağaçları kesip yol yapmasaydık, tavuk karşıya geçemezdi. Tansu Çiller : Bu memleket uğrunda karşıdan karşıya geçen tavuk da bizimdir, tavuğun üstünden geçen traktör de bizimdir. Bülent Arınç : Tavuğun karşıdan karşıya geçmesi çok manidardır. Recep Tayyip Erdoğan : Eyy tavuk! Karşıdan karşıya geçmesini senden öğrenecek değiliz. Emine Erdoğan:  Tavuğun karşıdan karşıya geçm

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktığında keyifle eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını hayal ediyordu. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu. Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu parka götürecekti onu ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna uzattı: - Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni parka götüreceğim! dedi. Sonra düşündü: - Oh be, kurtuldum! En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez! Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi:

Ahmed Yesevi Hazretleri, Çin hududundaki Hıtay adında bir yere gidiyor. Çok sıcak bir günde yol kenarında dinlenirken, bir köylü, doğum yapmakta olan zevcesi için dua istiyor. Hoca, dua ediyor ve doğum kolay oluyor. Bunun üzerine köylü kendisine çay ikram ediyor...🎈 Hoca Yesevi, o zamana kadar hiç görmediği çayı içince rahatlıyor ve harareti gidiyor...🌹 Ellerini açıp dua ediyor; " Ya Rabbi bu içeceğe revaç ver. Bizi sevenler içsin, faidelensinler. "🎈

Deniz suyunun faydaları saymakla bitmez. Bu yüzdendir ki çoğu insan tatil için deniz kenarındaki yerleri seçer. Deniz suyunun 10 faydasını sizin için derledik... 1. Deniz suyu, kan plazması gibi, 104 ana element ve mineral içerir. Cildin gözeneklerinden nüfuz eden deniz suyu dolaşım sistemine girer ve vücut fonksiyonlarını dengeler. Bu nedenle denize girmek vücut için son derece faydalıdır hatta ısıtılmış deniz suyuna girmek bu etkilerin daha da artmasını sağlar. 2. Deniz suyu, sadece fiziksel hastalıklara deva olmaz. Birçok psikolojik rahatsızlığa da şifa olabilir. Anksiyete, depresyon, sinirlilik, agresiflik, ruhsal bozukluklara, içeriğinde bulunan magnezyum, brom, lityum maddeleri etkisi ile tedavi etmektedir. Çünkü bu maddeler, beyindeki melatonin ve serotonin seviyesini dengelemektedir. Böylece mutluluk ve huzur verir.

Usta bir ressam, eğitimini tamamlayan öğrencisine  "Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koy. Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak ve insanlardan " beğenmedikleri yerlere bir çarpı koymalarını " rica eden bir yazı iliştir"  demiş. Öğrenci, birkaç gün sonra gittiğinde, resmin çarpılar içinde olduğunu görüp, üzüntüyle ustasına gitmiş. Usta ressam, resme devam etmesini tavsiye etmiş ve ilerleyen günlerde öğrenciden yeniden yaptığı resmi yine şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş.

Doktorların da dediği gibi vücudun "sıvı ihtiyacı" yoktur... Su ihtiyacı vardır. Toprağı kazarsanız hiçbir tabakada kolaya, çaya, kahveye, meyve suyuna denk gelemezsiniz ama suya denk gelirsiniz. Birinci kural ağırlığınızla orantılı su içmektir. Genel olarak bu kendi ağırlığınızı 30 veya 40 ile çarpıp mililitre olarak içeceğiniz su miktarını tespit etmekle olur... Ancak kısaca normal bir yetişkin için yaklaşık 2,5 - 3 litre sudur.

İntihar eden insanlar yoktur; psikolojik ve fizyolojik baskı ve telegram silahlarıyla intihara yönlendirilen/sürüklenenle r vardır.   Prof.Gökhan Budak Kendinize sormanız gereken soru şu: Şizofreni ve şizofrenik kavramlarıyla uyutulan; ya da itham edilen insanlar, aslında kökeni 1. ve 2. Dünya savaşlarına dayanan ve BİZZAT bu günkü pek çok zihin kontrol silahının mucidi ve işbirlikçileri olan PSİKİYATRİSTLER'in; denekleri ve yapılan deneyleri "örtbas etmek için " UYDURDUKLARI BİR KILIF " olabilir mi?  ABD'yle işbirliği halinde olan ve bu gün 90'lı yaşlarını yaşayan bazı Türk psikiyatristler, önce hapishanede yatan mahkumlar üzerinde, ardından yalnız yaşayan ve fazla kimse ile görüşmeyen; dolayısıyla da, yapılan deneyleri ortaya çıkaramayacak insanlar üzerinde yapmışlardır ilk deneylerini. Bu insanlık suçu, gün ışına çıktığında, dönemin yasalarında, bu tarz bir suça ilişkin herhangi bir yaptırımdan bahsedilmediği için, ceza almamışlardır. 

TELEGRAM’da, çok kaba bir ifadeyle, göz ve kulak gibi aslî duyular “by-pass” edilerek, yâni DOĞRUDAN BEYNE normal yahud anormal görüntü ve sesler nakledilerek, vücudun istenilen kısımlarına acı verme gibi metodlarla da desteklenerek, “hedef kişi”nin iradesi kırılmaya ve zihnen “kontrol” altına alınmaya çalışılır. Bu süreçte, “hedef kişi”den gelen beyin dalgaları çözümlenerek, o kişinin duygu ve düşünceleri de “okunur”. TELEGRAM saldırısı neticesinde “hedef kişi”de meydana gelen etkilerin bazılarını –literatüre geçtiği hâliyle- şu şekilde sıralamak mümkündür:

BASİTÇE, hem hür iradenle yamyam firmalar a paranla destek olup;  hem ceset yiyip;  yani kısaca TÜRCÜLÜK yapıp;  sonra da eşitlik, adalet ve mutluluk istediğinden bahsedemezsin.  Çünkü başına gelen bütün kötülükler, adaletin bir sonucu.  Sen tür ayrımı yapmaya devam edip; sırf kendi türünde değil diye; onun dilini, ruhunu, duygularını anlayamayacak kadar salaksın diye; şişmiş bir egon var diye, kısacası bir pisliksin diye ceset yemeye devam ettiğin sürece; hiç bir şey isteme hakkına sahip olmamaya, mutsuz bir hikayenin ezilen figuranı olmaya ve cehennemi başka bir yerde değil; taa damarlarının içinde hissetmeye de devam edeceksin.