Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İlginç Bilgiler etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tıp Bayramı'nın Hikayesi

Her Yıl 14 Mart'ta Kutlanan Tıp Bayramı'nın Ortaya Çıkış Hikayesi... Aynı zamanda Tıbbiye-i Şahane Mektebi'nin de kuruluş yıl dönümü olan 14 Mart'ın hikayesi.... Sadece Türkiye'de, Türk doktorlar ve sağlık çalışanları tarafından kutlanan, Türkiye'den başka yerde olmayan bayramdır. 14 Mart Tıp Bayramı. esasen, milli bir bayramdır. Tıbbiye-i Şahane Mektebi'nin de kuruluş yıl dönümüdür 14 Mart. ama 14 Mart'ın "Tıp Bayramı" olarak kutlanışının sebebi başkadır. 1919'un Mart ayında, İstanbul'da, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, İngiliz birlikleri tarafından işgal edildiğinde, işgalcilere karşı ayaklanmak ve okulu kurtarmak için çareler arayan tıp öğrencileri; okulun kuruluş yıl dönümü olan 14 Mart'ı topluca kutlamaya karar verirler. Tıbbiye 3. sınıf talebesi olan Hikmet (Boran) bey önderliğinde büyük bir gösteri yaparak okulun iki kulesi arasına büyük bir Türk bayrağı asarlar, işgal kuvvetleri bu duruma müdahale etseler de durduramamışlar ve bu

Tarçın Elması (Soursop)

Tarçın elması, tadı ekşi, lifli, krem peynir kıvamında yumuşak ve metabolizma hızlandırıcı tropik bir meyvedir. Ben yedikten 10-15 dakika sonra sindirim sistemimde garıl-gurul bir hareketlenme oldu. Şöyle bir acıkır gibi oldum. Bu metabolizma hızlandırıcı özelliği sebebiyle özellikle kanser hastalarına, kemoterapi görenlere ve buna benzer birçok hastaya tavsiye edildiğine şahit oluyorum. Bu kısmını doktorlar daha iyi bilir. Konuya hakim değilim. Biz bildiklerimizi yazalım. Meyve gayet iri. Getirdiklerimin her biri yaklaşık 750gr civarı. İnternette daha büyüklerini gördüm. Tahminimce 1,5-2kg olanları da var. Tarçın Elması "annona" ailesinden. Cherimoya (şeker elması) ve atemoya da bu aileye mensup. O yüzden fiziki görüntüleri çok benziyor ama aynı değiller. Bu ikisinin tadını henüz bilmiyorum. Onların da vakti gelecektir. Gel gelelim çekirdeklerine. Meyveden çıkarıldıktan sonra en fazla 1-1.5 ay kadar canlı kalabiliyorlar. Daha sonra çimlenme özelliklerini kayb

İsrail'in ABD'den Sonra Elçilik Açtığı Ülke Türkiye'dir

İsrail bağımsızlığını ilan edince ABD'den sonra elçilik açtığı ilk ülkelerden biri de Türkiye'dir. Rivayet olunur ki İsrail büyükelçisi Ankara'da göreve başlayınca ilk ziyaretlerinden Birini de dönemin Diyanet İşleri Başkanı Merhum Ahmet Hamdi Akseki (1947-51) hocaya yapar. Merhum Akseki randevu talebine bir anlam verememesine rağmen kabul eder. İsrail elçisi ziyaretinin ana sebebini şöyle izah eder: Sizin peygamberiniz bir hadisinde: “Müslümanlarla yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç yahudiyi kovalayan kimseye, ‘Ey müslüman! Arkamda bir yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o yahudilerin ağaçlarındandır.” (Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82) Ve ardından şöyle devam eder: bakın biz devlet kurduk, buna ne dersiniz?. Merhum Akseki: ben de bu hadisi biliyorum, peygamberimiz (sav) söylemişse mutlaka gerçelleşeceğine de ima

Acele Ederken Kaçırdıklarınızın Farkında mısınız?

Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca 6 Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider... Kemancı çalmaya başladıktan ancak 3 dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder. Kemancı ilk 1 dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider. Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder. En fazla dikkatle duran ise 3 yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu

Aklın Bedeli Kas Gücünden Fazladır

Genel görüş olarak insanların ne iş yaparlarsa yapsınlar aynı maaşları alması fikri bana çok saçma gelmiştir. Bu fikrin de insanları okumaktan, kendini geliştirmekten ve gelecek beklentilerini yok edeceği kanaatindeyim. Örnek bir mühendisle bir işçi aynı parayı alacaksa mühendis neden okumuş, neden senelerini bunun için harcasın ki. İşte bu yüzden komunizmin çoğu felsefesi bana ters geliyor. Ağzı iyi laf yapan bir kaç düşünürün 18 - 19 yüz yıllarındaki uydurmasıyla insanların soldur, komizmdir gibi saçma düşünceleri benimsemesi de kendini geliştirmemesinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Örnek verecek olursam da daha önce okuduğum bir hikayeyi paylaşmak istiyorum. Anlatacağım olay sanayi devriminin ilk yıllarında buhar makinelerinin ilk çıkış zamanına kadar dayanıyor. Yani zekanın  ve aklın iş gücünden daha önemli olmaya başladığı yıllara Fabrikada imalat hattındaki çok önemli olan ana makinelerden biri arızalanınca fabrikadaki tüm üretim de durur. Mevcut teknisyenler makiney

KOCA KARI || “KOCA KARIA” İLACI

Binlerce yıldır dilden dile gelen sözcük veya tabirlerin zamanla kulaktan kulağa değişime uğraması sık rastladığımız bir durumdur. İşte böyle azizliğe uğramış olan bir tabir de “Koca karı ilaçları” deyimidir. Bu tabirin aslı “Koca Karia ilaçları”dır. Büyük Menderes Nehri ile Dalaman Çayı arasında yaşamış karia(Karya)uygarlığının geçmişi M.Ö. 3400’lere dayanır. Karia kralının kızıydır. Bir gün Karia'nın sarayının bahçesinde çığlık duyulur. Bir haykırış. Yörenin en zehirli yılanı kralın kızı Karia'yı sokmuştu. 1,5 metre boyunda, kurşuni renkli engerek. Genç kız acı içinde yere yığıldı. Yüzü morarmış, ateşi yükselmiş, narin bedeni titriyordu. Kan ter içindeydi. Hemen hekimlere gösterildi. Hekimler sonucu krala tek cümleyle özetlediler. "Maalesef." Karia prensesi ölecekti. Kral kahroldu. Biricik kızı ölürken, onun elinden bir şey gelmiyordu. Prenses ateşler içinde geçirdi geceyi. Yüzü gözü şişmişti. Kral da çaresizliğin acılarıyla sabahladı. Hek

Güne Enerjik Başlamak İçin 7 Muhteşem Öneri

Günün nasıl başladığı aslında o günün nasıl geçeceği ile ilgili ipucudur. Hayatınızda bir çok alışkanlığı kendi fizyolojik yapınıza uygun hale getirdiğinizde bunun pozitif sonuçlarını kendi hayatınızda da görmeye başlayacaksınız. Sabah uyandığınızda kendinizi yorgun hissediyorsanız, başınızı yastıktan ayıramıyorsanız bu 7 öneriye dikkatle okumanızı tavsiye ederim. Bu önerileri hayatınızda uygularsanız, halsizlik, yorgunluk, geç uyanma derdinden zamanla kurtulmuş olacaksınız.  Önemli not: Makalede yer verilen konuların hepsine bir anda başlayarak kendinizi zorlamanıza da gerek yok. Zira vücudumuzu alışmadığı bir disipline zorlamak da doğru bir yaklaşım değil. Bunun yerine burada yazılan 7 maddeyi mümkünse 7 haftaya, hatta hayatınızın daha yaşanacak çok seneleri olduğunu düşünüp yedi aya da yayabilirsiniz. Her hafta yada her ay birini düzenli uygulamaya başlarsanız başarının da geldiğini göreceksiniz. Her zaman hatırlamanız gereken önemli bir kural var. 21 gün ard-arda yaptığın

Her Sabah Limonlu Su İçmenin Faydaları

İnsan vücudu için gün içinde su içmenin önemi bedensel ve ruhsal faydalarının yanı sıra, günde bir bardak limonlu su içmenin vücutta pozitif anlamda yarattığı bir çok değişiklik uzmanlar tarafından kabul gerçektir. Düzenli olarak limonlu su içmenin hiç bilmediğiniz yönlerini aynı zamanda faydalarını bu makale sayesinde öğreneceğinizi  umut ediyorum. Umarım bu okuduklarınız hayatınızda pozitif yönlenmenin bir başlangıcı olur. Yüksek tansiyon, ateş, kabızlık, diş problemleri, fazla kilo, ve üst solunum yolu hastalıklarına iyi gelen limonun içinde C vitaminin yanı sıra potasyum, folik asit, bakır, magnezyum ve lif bulunur. Yapılan araştırmalar sonucu su ile karıştırılan limonun insan sağlığına ne gibi faydaları olduğu ortaya konulmuştur. Vücudumuzun bağışıklığı ve sindirim sisteminin oluşturduğu genel hastalıkların rahatsızlık sürecini azalttığı gözlemlenen limonlu su, vücut direncini etkileyen bağırsaklarda bazı yiyecek ve içeceklerin atıkları ile birikince ciddi sağlık sor

Gerçeğe talip olanlar, bedel ödemeyi de göze almalıdır!

Geçmişte Avrupa'da idam etmek için giyotin diye bir araç kullanılırdı. Giyotin, tarihte ölüme mahkum edilmiş suçluların ahşap bir düzeneğin tepesinden bırakılan keskin demir parçayla boynunun kesildiği bir idam yöntemi idi. Giyotin, yaklaşık 200 yıllık kullanım süresi boyunca, suçlulardan, devrimcilere, aristokratlardan, krallara ve hatta kraliçelere kadar uzanan on binlerce kurbanın kellesini koparmıştır. Fransız Devriminin simgesi olarak kullanılmış, 18. 19. ve 20. yüzyıllara kara bir leke olarak geçmiştir. Bu gün size anlatacağım hikaye de giyotinin idam yöntemi olduğu zamanlardan bir hikaye. Ama günümüzde de bir çoğuna ders niteliğinde bir olay... Hikayemiz üç kişinin idama mahkum edilmesi ile başlar. Bunlardan biri papaz, biri hakim, biri de fizikçidir İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar: – Son sözün nedir? Der ki: – Ben Allah’a inanıyorum, O beni kurtaracaktır.  Allah...  Allah...  Allah...

Ambidekster Nedir?

Her iki eli kullana bilme yeteneğine "Ambidekster" denir. Genelde insanlar ya sol yada sağ ellerini etkin olarak kullanırlar. Bu da genellikle insanların beyin yapıları ile ilgili bir konudur. Ambidekster olan insanlar ise sağ ve sol ellerini, hatta sağ ve sol ayaklarını ve hatta hatta sağ ve sol beyin loplarını aynı anda kullanabilen kişilerdir. Ellerden biri baskın olmadığı için yazı yazma ve bıçak kullanma gibi elle yapılan becerileri her iki eliyle de eşit düzeyde yapabilme yeteneğine ambidekster deniliyor. Bu yeteneğe sahip kişiler için sağlak ya da solak ifadesi kullanılmaz. Bu özelliğe sahip kişilerin beynin her iki lobunu da kullanabildiği söylenir. Genelde aileden geçen bu özellik çok az kişide görülüyor. Ambidekster sözü Latinceden çevrilmiştir. Latınca “ambi” – “her iki”, “dekster” isə “yararlı” və ya “uygun” anlamına gelen sözlerin birleşmesinden oluşmuştur. Ambidexterity Ambidekster sözünün İngilizce karşılığıdır ve İngilizce sözlükteki anlamı, hem sa

Sosyal Medya + Sanal Gerçeklik = YALAN Dünya

Sosyal Medya'nın yaygınlaşması hayatımızı ne kadar değiştirdi değil mi?  İnsanlar olduklarından çok olmak istedikleri gibi göründüğü ve sanalda mutlu bir dünya. Belki de bu yüzden sanal olarak kalması ve kalmaya devam etmesi gerekiyor. Arkadaşlıkları, dostlukları ve aynı zamanda ilişkileri... Bir de bu hayatların onandığı oyunlar var tabi ki.... Örneğin Second Life bunlardan da en ünlüsü ve içine çektiği insanları adeta başka bir hayata götürüyor gibi. Kendi hayatlarındaki eksikleri burada tamamlayıp, hayallerindeki hayatı yaşama fırsatı kazanıyorlar... Ve gelecek yıllarda sanal gerçekliğin artması ile bu gibi oyunlar belki de hayatımızı bir sanala dönüştürecektir. En azından şimdilerde bile hayatımızı, arkadaşlıkları, ilişkileri ve doğal olarak da toplumu ve toplum yapısını etkilemediğini söylemek imkansızdır. Gerçek hayata dönüştüğünde belki de mutsuzlukların başlangıcı olabilir. Hayalini kurdukları özellikler bir anda gerçekle yüzleşince yok olabilir çü

İYİLİK VE KÖTÜLÜK ÜZERİNE

Dostoyevski bir toplantıda yüksek sesle okuduğu bir şiir nedeniyle Çar tarafından Sibirya’da hapse mahkum edilir. Hapis cezasını bitirdikten sonra anılarını kaleme aldığı “ Ölüler Evinden Anılar ” adlı kitabı yazar. Kitapta, hapishanedeki hayatından önce insanları tanıdığını sandığını ama yanıldığını burada anladığını belirtir. Yazar, “kara halk” olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra insanları çözümlemeye ve kendi iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar. Dostoyevski hapishanedeki bir köpeğin yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini gözlemler. Köpek mahkumlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır. Dostoyevski bir gün köpeğin yanına yaklaşıp başını okşar. Köpek şaşkın şaşkın ona bakarak hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar. O günden sonra köpek Dostoyevski’yi her gördüğünde ondan kaçar. Ruhu köleleştirilmiş bu köpek bir sevgi açıdır. Bu durum insanlar için de geçerlidir.

COFFEE MATE Süt Yerine Geçer mi?

Uzun zamandır Amerika'daki işlenmiş gıda ve fast food manyaklığını takip ediyorum, durum gerçekten vahim. Michelle Obama uğraşa dursun maalesef Amerika’nın tüm yemekhaneleri ve kantinlerini çoktan büyük şirketler ele geçirmiş bile. Türkiye’de biz de az buz şeylerle uğraşmıyoruz, GDO’lar bir yandan, “eksik” etiketlemeler öte yandan yemek kültürümüzü ve sağlığımızı tehdit etmeye devam ediyor. Neyse ki henüz Amerika'nın  işlenmiş gıda çılgınlığına erişemedik. Neyse ki hala örf ve adetlerimiz var. Neyse ki hala cips, bisküvi, kola ve türevlerini eline alana “ abur-cubur yeme evladım ” azarı geliyor. Neyse ki hamburgerciler, pizzacılar, tavukçular hala dışarıdan yemek kategorisinde ve lüks. Ve neyse ki hala Türk hazır gıda endüstrisinin pazarlama bölümleri o kadar da şeytanlaşmadı, derken korktuğum başıma geldi. Nescafe son reklamıyla vurdu, gol oldu. Reklamı izlemediyseniz sizi şöyle alalım (evet videonun başında Merih Ermakastar hayranının bir atıfı var, şaka değil. Rek

Vazgeçilmez Kadının 9 Davranışı

1. Bir hata yaptığında, bunu fark etmesini sağla. Aksi halda yaptığının hata olduğunu fark etmeyerek tekrarlamaya devam edecektir... Bırak bedelini ödesin... 2. Hayır demeyi öğrenmelisin. Hayatda genel olarak kimseye hayır diyememe sorunu yaşıyorsan, ne yapmaq gerekir? O halde sana insanları kırmadan hayır diyebileceğin kullanışlı birkaç hayır cümlesi vereyim: "Şu sıralar başka önceliklerim olduğu için bunu yapamacağım." "Önce biraz düşüneyim sonra cevap veririm." "Bu teklifin şu an bana bir fayda sağlamıyor ama ihtiyacım olursa sana tekrar ulaşırım." "Bu benim yapabileceğim bir şey değil, neden başkasıyla görüşmüyorsun?" 3. Kıskançlığınla başa çikabilmenin bir yolunu bulmalısın. Kıskançlık konusunda kendini sorgulamanı isterim. "Onu neden çok kıskanıyorum?" "Kendimi eksik hissettiğim konular mı var?" "Terk edilme korkusu mu yaşıyorum?" "Kendimi değersiz mi görüyorum?" "Onurumun kı

Vücut SU KITLIĞI Çektiğinde Oluşabilecek Hastalıklar

Her şeyin fazlası da zarar ama eksiği çok daha fazla zarar olabilir. Bunlardan biri de sudur ki, ortalama bir insanın günde 2-3 litre arasında su içmesi gerekiyor. Dikkat ederseniz bahsettiğim konu sıvı değil, "SU". Yani gün içinde tükettiğiniz çaylar, kahveler ve diğer içecek türleri dışında 2-3 litre... GENEL OLARAK DA SU İÇMEYİ İHMAL EDİYORUZ... SU İÇMEYİ İHMAL ET ME YİN.  SU İÇMEYİ İHMAL ET ME YİN... SU İÇMEYİ İHMAL ET ME YİN. Her zaman yanınızda su bulundurun . Su içmek birçok zararlı alışkanlıktan kurtulmanıza da yardımcı olacaktır. Bu makalenin genel konusu ise bir uzman gözünden insan vücudunun su eksikliği yaşadığında hangi hastalıklarla yüzleşebileceği ile ilgili. VÜCUT SU KITLIĞI ÇEKTİĞİNDE * Vücut su kıtlığı çektiğinde kandaki suyu kullanırsa, yüksek tansiyon hastalığına yakalanırız. * Vücut su kıtlığı çektiğinde omurlardaki suyu kullanırsa, bel ve boyun fıtığı hastalığına yakalanırız. * Vücut su kıtlığı çektiğinde kemiklerdeki suyu kullanı

Yarın Kıyamet Olacağını Bilseniz Bugün Ne Yapardınız?

Bir felsefe profesör derse girmiş ve başlamış konuşmaya: - Düşünün ki bugün dünyanın son günü ve yarın kıyamet kopacak. Yarın bu saatte her şey bitmiş olacak. Dünyada hiç bir şey kalmayacak ve tüm canlılar yok olacak. Kurtuluş şansınız da yok. Bu günü ne yaparak geçirdiniz ? Profesör öğrencilerden fikirlerini tahtaya yazmalarını istemiş! Öğrenciler tek tek yazmaya başlamışlar.. - Camiye gider. İbadet eder, ALLAH'tan günahlarımı affetmesini dilerdim. - Tüm sevdiklerimle vedalaşırdım. - Ailemle vakit geçirirdim. - Anneme ve ya babama giderdim. - Arkadaşlarımla yarım saat eski günlerdeki gibi basket oynardım. - Barbekü partisi yapardım. - Sevgilimle son ana kadar sevişirdim. - Tüm sevdiğim yemekleri yerdim. - Yatar uyurdum. - Ormanda son defa dolaşırdım. - Güneşin doğuşunu ve batışını son defa seyrederdim. - Akşam yıldızları seyrederdim. - En sevdiğim yemeği hazırlar, tüm sevdiklerimi akşam yemeğe davet ederdim

ANTİ-STRES YÖNTEMLER

Yaşam koşullarının gittikçe zorlaşması hayatımızı da hiç şüphesiz olumsuz etkilemektedir ve buna bağlı olarak ta yaşadığımız stres oranı bir o kadar artmaktadır. Stresten tamamen kurtulmak elimizde olmayan nedenlerle mümkün olmadığı durumlarda uygulayacağınız 3 basit yöntemle stresten nasıl kurtulacağınızı anlatmaya çalışacağım. 1. EL MASAJI Geleneksel Çin tıbbına özel bir yöntem; Buna göre elin baş parmakla işaret parmağı arasındaki iç kısmına bastırmak da stresi azalttığı kanıtlanmış bir yöntem. Hong Kong Polytechnic Üniversitesi'ne göre 30 saniye baskı uygulamak vücuttaki gerginliği yüzde 39 azaltıyor. 2. LAVANTA Japon araştırmacılara göre lavantayı koklamak anksiyete için adeta bir panzehir. Işıkları kapatın ve lavanta kokulu bir mum yakın. 3. DEĞİŞMEYEN KURAL: EGZERSİZ Stresten kurtulmak, ruh sağlığı için, beden sağlığı için değişmeyen en temel kurallardan biri: egzersiz. Egzersiz yapmak serotonin hormonu salgılanmasına neden Bu üç basit işlemler

Namus Sizin Bir Kadına Bakarken Sergilediğiniz Ahlakın Ta Kendisidir ...

Bir gün Ali, öğretmeni Ayşe Hanım'a giderek dersten sonra kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Öğretmen kabul etti ve sordu: - Sorun nedir Ali? - Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum. İstek konusunda bilgi verilen müdür, Ali'ye bunun için bir testten geçmeyi isteyip istemediğini sordu. Ali tereddütsüz kabul etti ve test başladı. - Söyle bakalım ali: 3x4? - On iki - Peki 6x6? - Otuz altı müdür bey - Japonya'nın başkenti? - Tokyo. Ve test bir saat sürdü, Ali hiç hata yapmadı. Test sonunda Ali'nin öğretmeni de soru sormak istedi. Ali ve müdür bu isteği kabul ettiler. Öğretmen sorulara başladı: - İneklerde dört tane, bende iki tane olan nedir? - Bacaklar öğretmenim! - Doğru! peki; senin pantolonunun içinde olup, benim pantolonumun içinde olmayan nedir? Müdür bu soruya çok şaşırdı. - cepler öğretmenim. - Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir? Velet tereddütsüz yanıt verdi: - Afrika'dır öğre

Üretilmiş Muhalefet

Çok yakın zamanda bir seçim atlattık. Sonuç değişmedi ve millet iradesi galip geldi... Bununla birlikte değişmeyen bir şey de senelerdir devam eden seçimlerden önce İngiltere'yi ziyaret edenin seçimi kazanacağı gerçeği de bir daha ispatlanmış oldu. İdeolojileri bu kadar ters partilerin de bir araya gelmesi de buna bir işarettir. Oysa bu durum mevcut yönetimi destekleyenlere sizin başkanınız o kadar önemli ki devirmek için tüm dünya bir araya gelmiş mesajı verdi. Bu anlamda Banu Avar tarafından 2014 yılında yazılmış makale de muhalefetle ilgili aklınızdaki soru işaretlerini giderecek cinsten. Bu deyimi ilk kullanan Amerika’da ‘sol’ kisveli istihbarat uzmanlarıdır.. Bu bir yöntemdir ve ‘Yumuşak Güç’ yönteminin temel taşıdır. Emperyalizm, hedef ülkelerde iki kanadı da denetimde tutmak zorundadır. Bu nedenle KONTROLLÜ bir muhalefeti, yine kendi denetlediği iktidarın karşısına koymaktadır. Çeşitli parababaları ve vakıflar, gerek iktidar, gerekse ‘üretilmiş MUHALEFET

Biat Etmek Nedir? Ne Anlama Gelmektedir?

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz biat etmek kelimesinin kökenini araştırmaya karar verdim. Birçok İnternet kaynağından yaptığım araştırmaların sonucunu da bu makalemde özetlemeye çalıştım. Makalemde kökeni Arapça olan biat etmek fiilinin anlamını, kullanım amacını, ne demek olduğunu detaylıca açıklamaya çalıştım. Türk Dil Kurumu(TDK) sözlüğünde biat etmek kelimesi aşağıdaki gibi açıklanmış: biat etmek  birinin egemenliğini tanımak, kabul etmek: Başkalarından önce sadrazam, sonra da diğerleri biat ediyorlar. A. Ş. Hisar. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili son zamanlarda kullanılan bu kelimenin anlamı birinin egemenliğini tanımak veya kabul etmektir. Bu konunun siyasi boyutuna girersek bu sözcüğü kullananların da farklı anlamlarda kullandığını veya bu sözün kullanan kişiler için farklı anlamlar taşıdığını görebiliriz. Ama tabi ki bu makaledeki amacımız kişiler üzerinden bu sözün anlamını tartışmak yerine biat etmek fiilinin genel anlamını pa